Türkiye’de Bir İlk: Robotik Aort Kapak Replasmanı Başarıyla Gerçekleştirildi
Uluslararası Minimal İnvaziv Kardiyotorasik Cerrahi Derneği üyesi Prof. Dr. Serkan Durdu, Türkiye’de bir ilke imza attı. 42 yaşındaki erkek hastaya, doğuştan gelen kalp kapakçığı anomalisi nedeniyle gelişen ciddi aort darlığına bağlı olarak, ülkemizde ilk kez robotik yöntemle aort kapak replasmanı başarıyla uygulandı.
Bir süredir göğüs ağrısı ve nefes darlığı yaşayan hastanın yapılan tetkiklerin ardından doğuştan iki kapakçıklı (biküspit) aort kapağına sahip olduğu ve bu durumun kireçlenme ile birlikte ciddi kapak darlığına yol açtığı açıklayan Prof. Dr. Serkan Durdu, gelişen darlığın aynı zamanda kalpten çıkan ana damar olan aortun genişlemesine de neden olduğunu söyledi.
Robotik Cerrahi ile Kusursuz Görüş ve Hassasiyet
Geleneksel cerrahi yöntemlerle de yapılabilecek olan bu işlemin, robotik cerrahi ile gerçekleştirildğini ifade eden Prof. Durdu, “ Robotik sistemin sunduğu 10 kat büyütmeli 3D görüntüleme, cerraha ameliyat alanını son derece detaylı görme imkânı sağladı. Aynı zamanda insan eli 160 dereceye kadar dönebilirken, robotik enstrümanların 540 dereceye kadar dönebilen kolları, insan elinin sınırlarını aşarak cerrahi hassasiyeti üst düzeye taşıdı.” Dedi.
“Yeni kapak dokusunun pozisyonu, yerleşimi ve işlevi robotik sistem sayesinde çok daha net değerlendirilebildi.” Açıklamasını yapan Prof. Dr. Durdu, bu yöntemin kapak replasmanlarında ezber bozacak bir dönem başlattığını vurguladı.
Minimal Kesiden Daha Küçük Kesi, Daha Hızlı İyileşme
Robotik cerrahiyle yapılan işlemde, klasik minimal invaziv cerrahiye kıyasla yarı yarıya daha küçük bir kesi açılarak hasta konforu üst düzeye çıkarıldığına dikkat çeken Prof. Durdu, “Bu sayede daha az kan kaybı, daha kısa hastane yatışı, daha az kan ürünü kullanımı ve çok daha hızlı iyileşme süreci sağlandı.” Bilgilerini verdi.
Türkiye İçin Öncü Bir Adım
Prof. Durdu, ameliyat sonrası yaptığı açıklamada, şöyle devam etti ; “Robotik aort kapak cerrahisi, hem hastaya hem cerraha sayısız avantaj sunuyor. Bu yöntemin Türkiye’de uygulanabilir hale gelmesi, kalp cerrahisinde devrim niteliğinde bir gelişmedir”